Çanakkale, Türk milletinin tarih sahnesinde önemli bir yere sahip olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölge olarak sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda insanlarıyla da dikkat çekiyor. Bu toprakları yüzyıllar boyunca şekillendiren, kültürel ve sosyal dokusunu oluşturan kişiler, "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanı ile anılıyor. Bugün, özellikle geleneksel sanatlar, el sanatları ve yerel kültürün korunmasında büyük rol oynayan bu bireylerin öykülerini keşfedeceğiz.
Çanakkale'nin köylerinde ve kasabalarında yaşayan birçok sanatçı, geçmişten günümüze süregelen geleneksel el sanatlarını yaşatmaya devam ediyor. Bu sanatçılar, sadece kendi becerilerini sergilemekle kalmayıp, aynı zamanda genç nesillere de bu becerileri aktarma misyonunu üstleniyor. Örneğin, Çanakkale’nin Biga ilçesinde yaşayan bir kadın sanatçı, babaannesinden öğrendiği bakır işçiliği ile hem geçim sağlıyor hem de bu sanatı gelecek nesillere aktarmak için uğraşıyor.
Bu tür geleneksel el sanatları arasında seramik, dokumacılık ve ahşap oymacılığı gibi önemli alanlar yer alıyor. Her biri, yerel kültürün ve tarihin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu sanatların her biri, sadece estetik bir değer taşımakla kalmayıp, aynı zamanda bölgedeki sosyal yaşam ve ekonomik aktivite üzerinde de belirleyici bir etkiye sahip.
Çanakkale'nin sahip olduğu bu kültürel hazinelerin başında, sözlü tarih anlatıcıları geliyor. Bu kişiler, geçmişin anılarını tazelemekte ve unutmamalıyız ki, hemen her hikaye, bir kültürel mirasın kapılarını aralıyor. Gerçek yaşam öyküleri ve anekdotlarla dolu olan bu anlatılar, dinleyicileri geçmişle buluşturuyor. Özellikle Çanakkale Savaşı’nın anılarını taşıyan yaşlı insanlar, genç nesillere tarih bilinci oluşturmakta son derece etkili. Onların anlattığı hikayeler, büyük fedakarlıkların ve zaferlerin yanı sıra, yaşanan acıların ve kayıpların da tanığıdır.
Bölgedeki "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanını alan kişiler, sadece el sanatları ve tarih aktarımıyla değil, aynı zamanda yerel lezzetleri de yaşatmaktadır. Çanakkale'nin özgün yemek kültürü, özellikle zeytinyağlılar, deniz ürünleri ve yöresel otlarla hazırlanan yemekler, bu hazineye dahil olanların tarifleriyle hayata geçirilmektedir. Bu tarifler, nesilden nesile aktarılarak bölgenin gastronomik zenginliğini korumakta ve tanıtmaktadır.
Sonuç olarak, Çanakkale, sadece doğal ve tarihi zenginlikleriyle değil, aynı zamanda kültür ve sanatıyla da dikkat çekmektedir. "Yaşayan İnsan Hazinesi" unvanına sahip bireylerin fedakarlıkları, geçmişin unutulmaz izlerini geleceğe taşımakta ve bu toprakların kültürel kimliğini güçlendirmektedir. Gelecek nesillerin, bu değerleri koruması ve yaşatması ise bölgenin kültürel mirasının sürdürülebilirliği açısından oldukça önemlidir.
Bu noktada, herkesin Çanakkale'deki bu benzersiz insan hazinelerini ve yeteneklerini gidip görmesi, deneyimlemesi,bilgilendirmesi ve yaşatması gerektiği aşikârdır. Zira her bir "Yaşayan İnsan Hazinesi", sadece kendi hikayesini değil, aynı zamanda Çanakkale’nin de hikayesini paylaşmaktadır.