Son yıllarda, özellikle büyük şehirlerde artan kira fiyatları, birçok insanın yaşam tarzını dramatik şekilde değiştirmesine yol açtı. Yüksek kiralar, birçok bireyi ve aileyi geleneksel konutlardan alternatif alanlara yönlendirdi. Bu alternatifler arasında, belki de en ilginci; botlarda yaşamak. Artık "modern göçebe" tanımı, yüksek kiraların pençesindeki şehirlerde yaşayan, alışılmış konut yaşamından uzaklaşan insanları da kapsıyor. Bu bireyler, yaratıcılık ve azimle dolu hayatlarını sürdürmek için limanlarda, göletlerde veya denizlerde botlarda yaşamayı tercih ediyor.
Ülkemizde son yıllarda konut fiyatları ve kiralar, neredeyse her kesim için ulaşılmaz hale geldi. Özellikle büyük şehirler, yüksek yaşam maliyetleri ile dikkat çekerken, pek çok insan, hayalindeki evi kiralamaktan veya satın almaktan vazgeçip, yaratıcı çözümler aramaya yöneldi. Bu çözümlerden biri de su üzerinde yaşamaya başlamak oldu. Oturulacak bir bot bulmak, birçok insan için artık bir kaçış yolu. Ortalama kira bedelinin 20 bin liradan başladığı metropol şehirlerde, bot kiraları genellikle bu rakamın altında kalıyor. Dolayısıyla, göçebeler için bot yaşamı bir nevi maliyetleri düşürme stratejisi haline geldi.
Modern göçebelik, yalnızca bir yaşam alanı tercihi değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve topluluk oluşturma şeklidir. Botlarda yaşayan insanlar, doğayla iç içe olmakla birlikte, bir bütün olmanın da tadını çıkarıyorlar. Kimi zaman limanlarda küçük topluluklar oluşturarak, karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ile hayatlarını sürdürüyorlar. Bu durum, sadece yaşam alanını değil, aynı zamanda sosyal hayatlarını da zenginleştiriyor. Bot hayatının sunduğu esneklik, bireylerin istedikleri yerden çalışabilmelerinin önünü açıyor. Çeşitli dijital iş olanakları sayesinde, birçok modern göçebe için çalışma saatleri ve mekanları da alternatif bir biçim alıyor. Bot yaşamı, dijital nomad (dijital göçebe) kültürünün bir parçası olarak da görülüyor.
Sonuç olarak, yüksek kiralar, şehir yaşantısının gidişatını etkilerken, bireylerin yaşam alanlarını alternatif yollarla zenginleştirme çabaları da artış göstermektedir. Modern göçebelerin bot hayatına yönelimleri, hem bireysel özgürlük arayışını hem de ekonomik sürdürülebilirliği temsil ediyor. Gelekle ilgili belirsizliklere karşı bir yanıt olarak sunulan bu yeni yaşam tarzı, hem çevresel bilinç hem de toplumsal dayanışmayı teşvik ediyor. Ancak, bot yaşamını bir alternatif olarak seçen bireylerin karşılaştığı zorluklar da mevcut. Bu zorluklar arasında, iklim koşullarına bağlı yaşam değişiklikleri, su güvenliği ve toplumsal kabul gibi unsurlar yer alıyor. Fakat, bu zorluklar göçebelerin kararlılığını etkilemiyor. Her geçen gün daha fazla insan, eski yaşam alışkanlıklarını geride bırakarak, su üzerinde özgürlüğün ve yaratımın tadını çıkarıyor.
Modern göçebelik, hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkma ve yeni yaşam alanları keşfetme arayışında olduğu için geleceğini de oldukça merakla bekliyoruz. Kim bilir, belki de yakındığımız gelecekte, kiralarla ilgili sorunlar hala çözülmemişken, su üzerindeki yaşam daha da yaygınlaşacak ve yeni bir kültürel norm haline dönüşecek!