Sırbistan, 2023 yılının sonbaharına girdiğimiz şu günlerde, iç politika dinamikleriyle çalkalanıyor. Son günlerde muhalefet partilerinin organize ettiği büyük çaplı protestolar, hükümetin uygulamalarına karşı önemli bir tepki dalgası oluşturdu. Ancak, bu protestolar sırasında yaşanan olaylar, sadece ülkedeki politik atmosferi değil, aynı zamanda uluslararası insan hakları standartlarını da tartışmaya açtı. Polis, hayati tehlike oluşturma potansiyeli taşıyan yasaklı sonik silahlar kullanarak protestoculara müdahale etti. Bu durum, muhalefet partilerini AİHM'ye (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) başvurmaya yönlendirmiş durumda ve bu da uluslararası platformda Sırbistan'ın itibarını sorgulatabilecek bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Son haftalarda Sırbistan’da, özellikle başkent Belgrad’da düzenlenen protestolar yoğunlaşmış durumda. Hükümetin ekonomik politikaları, basın özgürlüğü üzerindeki baskılar ve yolsuzluk iddiaları, halkın tepkisini artırmış durumda. Proteso gösterileri, yalnızca politik bir tepki değil, aynı zamanda toplumun çeşitli kesimlerinin birleştiği bir dimansiyon kazandı. Çeşitli forumlar, sendikalar ve topluluk grupları, bu protestoları destekleyerek, hükümete yönelik oluşan olumsuz algıyı daha da pekiştiriyor. Ancak, son zamanlarda polis müdahalesinin giderek sertleşmesi, protestoların seyrini değiştirecek bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.
Olayların çığırından çıkması, polisin kullandığı yasaklı sonik silahların etkisiyle daha da belirgin hale geldi. Görüşmeler sırasında, polisin bu tür müdahale yöntemlerinin insan haklarına aykırı olduğu konusunda ciddi eleştiriler geldi. Sonik silahların insan üzerinde yaratabileceği tahribatın yanı sıra, bu tür araçların kullanılması kararı da, ülkedeki güvenlik politikalarının sorgulanmasına sebep oldu. Bazı aktivistler, bu durumun Sırbistan'ın Avrupa Birliği'ne katılım sürecini ve uluslararası ilişkilerini de etkileyebileceğini öne sürüyor.
Muhalefet partileri, meydana gelen olayların ardından, AİHM'ye başvurdu. Uluslararası platformlarda destek arayışları hız kazandı. Bu konuda çeşitli insan hakları örgütleri de Sırbistan’da yaşananların araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması adına devreye girdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu tür başvuruları ciddi şekilde değerlendirme taahhüdünde bulunduğunu belirtirken, aynı zamanda Sırbistan hükümetinin olayların ciddiyetini göz ardı etmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
AİHM sürecinin başlaması, Sırbistan'daki insan hakları ihlallerine dair uluslararası dikkat çekmiş durumda. Türkiye gibi komşu ülkelerde de desteği toplayan muhalefet, Avrupa genelinde bir dayanışma arayışındadır. Aynı zamanda, bu durum, Sırbistan hükümetinin Avrupa Birliği ile olan müzakereleri üzerindeki etkisini de gündeme getiriyor. Uzmanlar, bu olayların sadece iç politikada değil, dış politikada da önemli yansımalarının olabileceği görüşünde birleşiyor.
Son olarak, Sırbistan'da yaşanan bu olayların, yalnızca bir iç mesele olarak değil, uluslararası bir meseleyi de beraberinde getirdiği gerçeği, insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri açısından büyük bir tartışma ortamı sağlıyor. Sırbistan halkının yaşadığı travmanın ve hükümetin bu duruma karşı tepkisinin nasıl olacağı oldukça kritik. Yalnızca muhalefet değil, birçok sivil toplum kuruluşu, bu olayların ve sonuçlarının takipçisi olacağını belirtiyor. Küresel düzeyde özellikle demokratik değerlere sahip çıkan ülkelerin, Sırbistan’daki süreçte nasıl bir tavır alacağı ise merakla bekleniyor.