Suriye'nin başkenti Şam, dışarıdan bakıldığında sükunet ve normal bir yaşam havası veriyordu, Ancak içeride halkın yaşadığı zorluklar ve yıkım göz ardı ediliyordu. Suriye'deki savaş ve krizde, Şam'ın sahte bir güvenlik illüzyonu yarattığı, halkı gerçeklerden uzak tuttuğu ortaya çıktı. Esasen, Şam herkesin görmek istediği gibi bir şehir değil, savaşın, yıkımın ve acının merkeziydi.
Şam'daki görüntüler, devlet kontrolündeki medyanın manipülasyonu ile oluşturulan bir algı operasyonundan ibaretti. Gerçekler ise, evsiz kalan, açlıktan ölen, bombalar altında yaşam mücadelesi veren yüz binlerce insanın varlığını gösteriyordu. Şam'da her şey yolundaydı 'masalı, dünyaya sunulan bir kandırmacadan ibaretti.
Şam'daki yaşam koşulları, özellikle savaşın en yoğun yaşandığı dönemlerde, dehşet vericiydi. Kentteki altyapı tamamen çökmüş, hastane ve okullar bombalanmış, temiz su ve gıda sıkıntısı çeken insanlar hayatta kalmaya çalışıyordu. Bu gerçekler, Şam'da yaşamın asla normale dönmediğini, halkın sürekli bir kriz içinde olduğunu gösteriyordu.
Sonuç olarak, Şam'daki her şey yolundaydı algısı, gerçeklerle bağdaşmayan bir propagandadan ibaretti. Suriye'deki kriz, sadece Şam'da değil tüm ülkede büyük acılar ve yıkımlarla devam ediyordu. Gerçeklerin görmezden gelinmesi, insanların yaşadığı zorlukların önemsizleştirilmesi, herkes için büyük bir haksızlık ve insani bir trajediydi.